9 Nisan 2014 Çarşamba

Art Nouveau-Peter Behrens


Art Nouveau

Art Nouveau (Yeni Sanat), zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin, sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. Köklerinin Londra merkezli Arts & Crafts Hareketi'ne dek gittiği söylenebilir.[1] Avrupa ve Amerika’yı etkilemiştir.




19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında etkili olmuş bu akım Türkiye'de Yeni Sanat ya da 1900 Sanatı olarak adlandırıldığı gibi birçok Avrupa ülkesinde de bölgesel olarak değişik adlarla anılmış, adlara uygun olarak da uygulamaların niteliklerinde değişiklikler görülmüştür. Modern Style, Yellow Book Style, Fin de Siecle Style, Jugendstil, Secession Stil bölgesel olarak kullanılan adlara örnektir. Akımın ilk aşamalarında mimarlıktaki gelişmeler daha belirgindir. Kullanılan abartılı barok stili benzeri dekoratif bezeme ve süslemeler sebebiyle Floral Style (Doğal Stil), Style Coup De Fouet (Kamçı Vuruşu Stili) ve Style Anguille (Yılanbalığı Stili) olarak da anılmıştır.




Tarihi gelişimi

Orta Çağ'ın gotik sanatını savunan İngiliz estetikçi ve tarihçi John Ruskin’den etkilenen, Praeraphaelit grubu üyesi William Morris, mutluluğun el emeğiyle elde edilebileceği, işçi kesiminin yaşama sevincine bu tür çalışmalar ile ulaşabileceği inancındaydı. İnsan ile maddenin arasına giren makinenin, dolayısıyla endüstriyel gelişimin güzelliği yok ettiği görüşündeydi. Yalnız ve yalnız insan elinin maddeye can verebileceği, Orta Çağ sanatçılarının eserlerinin mükemmelliğinden aldıkları zevkle özgür ve mutlu olduklarını savunuyordu.

Sosyalist fikirlere sahip William Morris; sanatı el emeği niteliğiyle geniş halk topluluklarına mal etmek suretiyle demokratlaştırmak istemiş, sanat kurumları açmış ayrıca imal ve satışın bir arada gerçekleştiği günümüz meslek okulları niteliğindeki atölye-mağaza olan Morris Company’i açmıştır.

W. Morris’in bakış açısı birçok sanatçı tarafından benimsenmiş, desteklenmiş ; bu yolla el sanatlarına dayalı bir sanat akımı oluşmuştur. Endüstriyel gelişmelerle ev yapımı ürünlerin pahalı kalmasıyla fakir işçi kesim yerine zengin koleksiyonculardan rağbet görmüştür. Kısaca endüstriye yenilmiştir.

Art Nouveau ismi 1896 yılında Paris’te açılmış olan, dekoratif mobilya ve aksesuar satan bir mağazadan gelmektedir. Devlet salonuna kabul edilmeyen sanatçıların da bu tür eşyaların alım satımıyla ilgilenmeye başlamasıyla akım güçlenmiş ve anti akademik bir nitelik kazanmıştır.

Art Nouveau, zamanla klasisizmi reddetmiştir. Bu toplumsal değişimi de yansıtan bir durumdur. Darwin sonrası bir toplumda, tanrının varlığının ancak sorgulanabildiği bir zamanda, insan ruhunun karanlık yanları ortaya çıkmaya başlamıştı. Fin de siecle yani “yüzyılın sonu” sanatçıları ve yazarları sis ve loşluğu, parlak gün ışığına yeğlerler. Paris gece hayatından, dansçılar ve hayat kadınlarından ilham alan grafik çalışmalar mimaride Victor Horta’nın Loie Fuller’e tasarladığı tiyatro binası bunu kanıtlar niteliktedir.


 
Akımın önemli isimlerinden biri olan Antoni Gaudi'nin Casa Batlló isimli mimari eseri.

Klasisizme sırtını dönen Art Nouveau sanatçıları ilhamı öncelikle doğada aramışlardır. Bitkisel motifler, kadın figürleri, kıvrılan bükülen çizgiler akımın etkilediği her alanda kullanıldı. Bitkileri ve hayvanları düzenli kompozisyonlarda statik bir formda kullanılarak, eskilerin aksine doğanın dinamik kuvvetleri dile getirilmeye çalışılmıştır.



Akımın önemli detaylarından cam süslemeler ve ışık.
 
 
Demirin yapı malzemesi olarak kullanılması mimari için önemli bir devrim hareketi olmuştur. Demir; metro girişlerinde, yapıların değişik bölümlerinde, günlük yaşam araç ve objelerinde hem fonksiyonel hem de süs olarak değerlendirilmiştir.
Demirin kullanımının yanı sıra Art Nouveau’nun karakteristiklerinden birisi de camın yoğun kullanımı, bunun bir sonucu olarak ışık ve aydınlatma çözümleridir. Aydınlatmanın önem kazanmasıyla cam pencerelerle aydınlatılan merdiven ya da hollerin merkez olarak yerleştirildigi yeni bir plan düzenine gidilmiştir.
Art Nouveau mimarlık sanatı 3 aşamada incelenebilir:
  1. 1896-1900 yılları arasında, başka stillerin yansımalarının net olarak görüldüğü dönemde Neo Barok denilebilecek motifler ve bitkisel bezemeler ön plandadır.
  2. "Gotik'i taklit ya da tekrar etmemeli sadece devam etmeliyiz" diyen Antoni Gaudi yapıtlarında renkli yüzeyler, dalgalı formlar, bol dekorasyon ve organik motifler kullanarak bu akımın ilk örneklerini yaratmıştır. Gotik mimari ve Katalan mimarisinin bir sentezi de sayılan yapıtların her yerinde süsleme öğeleri olarak bükük, kıvrık çizgili hacimler kullanılmıştır.
  3. 1905-1914 yılları arası bir geçiş aşamasıdır. Bu dönemde dekoratif süsler sadeleşmiş, çizgiler stilize edilmiş, eğri çizgiler çokgen ve küpler oluşturmaya başlamıştır.
  4. 1925’te uluslararası stil (İngilizce: Style Internationale) uygulamaya geçmiş; eğriler, geometrik figürler, yoğun dekor, sistematik sadelik, fantezi-fonksiyon paralellikleri oluşmuştur.
  5. Art Nouveau'nun el sanatlarını yayma ilkesi 20. yüzyılda endüstriyel tasarım ilkesini oluşturmuş, el sanatlarının fonksiyonel olması gerekliliği vurgulanmıştır. Mimarlıkta da form fonksiyonu izler. Uluslararası stil de aynı zamanda kübik hacimler oluşturur, düz yüzeyler teras nitelikli katlar ve bu formları tamamlar; yalınlaşan tasarımda yüzeyler dik açılarla birleşir. Bu mimari stilinin tanınmış temsilcileri arasında Le Corbusier, Walter Gropius, Mies van der Rohe, Alvar Aalto sayılabilir.
     
     
     
     Peter Behrens
     
     
     
     
     
    Peter Behrens, (14 Nisan 186827 Şubat 1940) dünyanın ilk büyük endüstriyel tasarımcısı ve 'kurumsal kimliğin babası sayılır. Endüstride bütünleştirici bir görsel kimlik ve kalite standardına ulaşmanın ancak tasarımla sağlanabileceğini kavrayan dönemin ilerici AEG (Allgemeine Elektrizitäts-Gesellschaft) genel müdürünün 1907'de Behrens'i AEG'nin görsel kimliğini gerçekleştirmek üzere göreve çağırması , kariyerinin dönüm noktası olmuştur.
     
     
     
     
     
    Bu konuda yaptığı çalışmalar ;
    1. mimar
    2. endüstri tasarımı
    3. grafik tasarım
    olarak üçe ayrılır ve ilk kurumsal kimliktasarım programı olarak kabul edilir.
    AEG için hazırladığı elektrikli kullanım aletlerinden soba, saat ve çaydanlık gibi endüstriyel tasarımları, süslemeden uzak sade bir yapıda gerçekleştirilmesi nin nedeni güzelliğin işlevini yaratmasina inanmasıydı. 19. yüzyılda ortaya çıkan bu felsefi tavıra 'Die Neue Sachlichkeit' (yeni nesnelcilik) adı verilmiştir. Mimari dalda ise, 1909'da tasarladığı cam perde duvarlı türbin fabrikası kompleksi mimarlık tarihinin bir kilometre taşıdır.Behrens klasik sanatları tüm görsel sanatlar ve tasarım için kaynak bulmak üzere incelemiştir.
    Behrens'in grafik tasarım konusundaki kurumsal kimlik çalışmaları amblem, logotype, broşür, kataloglar, basın ilanları, afişler, ambalajlar, kırtasiye malzemeleri ve 'Behrens kursiv yazısı' gibi tipografik konuları da kapsar. Behrens AEG çalışmasında, ünlü bal peteği biçimini, hazırladığı amblemden, harf karakteri ve mekan düzenlemesine kadar, her türlü tasarımda kullanarak, görsel kimlikte bütünlük sağlamıştır.
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
 
 
 
 
 
 

1 Ocak 2014 Çarşamba

Empresyonist Sanat


EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)

Empresyonizm 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa’da başlayıp öteki ülkelere yayılan sanat akımı. Empresyonizm, “bir izlenimin uyardığı duyumların, duyulduğu biçimde üretildiği bir resim yöntemiydi” ve sanatçının nesneleri kendi kişisel izlenimine göre resimlemesini amaçlıyordu.

Bu akım resim sanatında gerçek bir devrim olarak nitelendirildi. Bu yenilikçi akıma öncülük etmiş pek çok sanatçı vardır. Öncelikle İngiliz resim okulu etkin oldu. 1870 Savaşı sırasında Monet, Sisley ve Pissarro, ünlü İngiliz manzara ressamları Constable, Bonington ve Turner’i inceleme fırsatını buldular. Monet’in çevresindeki kimi sanatçılar, Poussin, Watteau, Boucher ve Fragonard gibi Fransız sanatçılarından da etkilendiler. Ancak Delacroix’nin Kuzey Afrika ve Etretat manzaralarında izlenimciliğin habercisi olan belirtiler vardı.

19. yüzyılın ikinci yarısında “Barbizon Okulu” nu oluşturan manzara ressamları da izlenimciler üstünde etkin oldu. Özellikle Daubigniy ve Diaz açık havada çalışan ressamlardı. Corot ve Courbet de doğa karşısında edindiğimiz izlenimlerle arınmış gerçeğe inanan sanatçılar olarak akımın sonucunda etkin oldular. Bunların izleyicileri Honfleur yakınında bir hana yerleşerek açık havada resim yapmaya karar verdiler. Boudin, Jongkind daha sonra Monet, suluboya ve pastel çalışmaları yaptılar. Bu arada resminde uyguladığı lekecilik ve seçtiği modern konularla dikkat çeken Edouard Manet’nin 1863′te sergilediği “Kırda Öğle Yemeği” adlı eseri izlenimciliğin başlangıcında rol oynadı. 1866-1870′de Cafe Guerbois da Monet ve Zola’nın önderliğinde toplantılar düzenleniyordu. Sanattaki yeni eğilimlerin tartışıldığı bu toplantılara yazar, eleştirmen, ozanların yanı sıra fotoğrafçı Nadar ve Claude Monet, Degas, Renoir, Sisley, Pissarro, Cezaime gibi ressamlar da katılıyordu. Sanattaki yeni eğilimleri benimseyen sanatçılar, eserlerini sergilemekte güçlük çekiyorlardı.

1874′te fotoğrafçı Nadar’ın önerisiyle atölyesinde açılan sergiye 30 kadar sanatçı katıldı, empresyonizm deyimi, Claude Monet’in sergideki “impression, Soleil Levant” (İzlenim: Gün Doğumu) adlı eserinden alınmıştı. Empresyonizm yeni bir görüşü izleyen resim yöntemiydi. Resimler tek tek fırça vuruşlarıyla, saf prizmatik renklerin kullanımıyla, açık havada ışığın değişen etkilerini yakalamak amacıyla gerçekleştirildi. İzlenimciler ilk sergilerinden sonra değişik sanatçıların katılımıyla sekiz sergi açıtlar. 1886′daki Sekizinci Sergi’ye katılan bazı sanatçılar empresyonizm kuramlarını sürdürmek amacıyla Yeni izlenimcilik (Neo-Empresyonizm) adıyla bir sanat kuramı ortaya attılar. İzlenimci düşünceleri benimsemesine karşın hiçbir sergilerine katılmayan Edouard Manet ve yedi sergiye katıldığı halde Degas kendilerini izlenimci saymayıp “bağımsız” olarak nitelediler.

Claude Monet

 Claude Monet (14 Kasım 1840 – 5 Aralık 1926), Fransız empresyonist (izlenimci) ressam. Oscar-Claude Monet veya Claude Oscar Monet olarak da bilinir. İzlenimcilik terimi, Monet'nin İzlenim: Gün Doğumu adlı resminden gelmektedir. İzlenimcilik, modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci harekettir. Monet, resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerde noktalarla istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başarmıştır.


Adolphe ve Louise-Justine Monet'nin çocuğu olarak Paris'te dünyaya geldi. 1845'te, yani Monet beş yaşındayken, aile Normandiya'daki La Havre'a taşındı. Monet, Notre-Dame-de-Lorette kilisesinde Oscar-Claude olarak vaftiz edildi. Babası onun aile mesleği olan bakkallığa devam etmesini istiyordu, fakat annesi şarkıcı olan Claude sanatçı olmak istiyordu.

1851 nisanında, Monet Le Havre'da ortaokula başladı. Önceleri 10–12 Fransız frangı'na sattığı karakalem karikatürleriyle çevresinde tanındı. İlk çizgi derslerini, Jacques-Louis David'in öğrencisi olan Jacques-Francois Ochard'dan aldı. Bu dönemde, Eugène Boudin'le tanıştı. Boudin, Monet'ye yağlı boya kullanmayı ve açık ortamlarda resim tekniğini öğretti.

28 Ocak 1857'de annesi öldüğünde 16 yaşındaydı, okuldan ayrıldı ve dul teyzesinin yanına yerleşti.

Louvre'u ziyaret etmek için Paris'e geldiğinde, pek çok ressamın eski ustaları taklit ettiğine tanık oldu. Monet, bir pencerenin yanına oturup gördüklerini resmetmektense, gereçlerini yanına alıp dışarıda resim yapmayı tercih ederdi. Paris'te geçirdiği yıllarda pek çok empresyonist ressamla arkadaş oldu. Bunlardan biri Édouard Manet idi.

Haziran 1861'de Monet, yedi yıllık bir sözleşmeyle orduya katıldı, fakat görevinin ikinci yılında teyzesi Madame Lecadre sözleşmesinin feshedilmesini sağladı. Ancak Madame Lecadre'in bir koşulu vardı: Monet'nin üniversitede sanat eğitimi alması. Monet'nin de Alman ressam Johan Barthold Jongkind'ın teyzesini bu fikre teşvik etmiş olması muhtemeldir.

1862'de Paris'te Charles Gleyre'in öğrencisiyken, üniversitedeki geleneksel resim anlayışı Monet'de hayal kırıklığı yarattı. Bu dönemde Pierre-Auguste Renoir, Frederic Bazille ve Alfred Sisley ile tanıştı. Birlikte resme yeni yaklaşımlarını paylaştılar, ışığın açık havada yarattığı etkiyi resme parçalanmış renkler ve seri fırça darbeleriyle aktardılar. Bu daha sonraları empresyonizm olarak adlandırıldı.

Monet'nin tanınmasını sağlayan 1866 tarihli Camille ya da Yeşil Elbiseli Kadın (La Femme à la Robe Verte) adlı eseri, gelecekteki eşi Camille Doncieux'nun Monet tarafından yapılan pek çok resminden biriydi. Kısa süre sonra Doncieux hamile kaldı ve ilk çocukları Jean dünyaya geldi. 1868'de Monet, Seine nehrine atlayarak intihar etmeyi denedi.

Fransa Prusya Savaşı süresince (1870–1871) Monet İngiltere'ye sığındı. Orada, John Constable ve Joseph Mallord William Turner'ın resimleri üzerinde çalıştı. Her ikisi de renk kullanımında Monet'in yenilikçi buluşlarına ilham kaynağı olmuşlardır.

1870'de Monet ve Doncieux evlendiler.

1871–1878 yılları arasında Monet, Fransa'ya geri döndü. Önce çocukluğunun geçtiği La Havre kentine gitti. Le Havre'dan bir manzarayı yansıtan İzlenim: Gün doğumu. (Impression, soleil levant) tablosunu yaptı. 1874'te ilk empresyonist sergide yer alan bu resim günümüzde Paris'te Musée Marmottan-Monet'dedir. Sanat eleştirmeni Louis Leroy, resmin adından yola çıkarak "izlenimcilik" (empresyonizm) terimini, aşağılamak amacıyla ortaya atmıştır.

1873'te Paris yakınlarında ve Seine nehri kıyısında bir köy olan Argenteuil'e yerleşerek eşi Camille ile birlikte altı yıl yaşadı; en çok tanınan eserlerinden bazısını burada yaptı.

1874 yılında Manet, Degas, Renoir, Cezanne, Pissaro, Sisley ile beraber açtıkları sergi başarısız olunca ekonomik şartları iyice kötüledi. Ancak Manet'in yardımıyla Argueille'de kalmayı sürdürebiliyordu. Bu dönemde resimleri hayatının başka hiçbir döneminde olmadığı kadar koyulaştı, kasvetli bir hal aldı.

Monet, 1876'da Ernest and Alice Hoschedé çifti ile tanıştı. İş adamı ve koleksiyoner Ernest Hoschedé, evi için dekoratif paneller sipariş etmişti. 1877'de iflas etmesi, empresyonist sanatçılar için ama özellikle Monet için büyük bir darbeydi. Vétheuil'de bir Ernest ve Alice Hoschedé çiftinin evine yazboyu beraber kalmak üzere Monet ve hasta eşi Camille çocuklarıyla beraber yerleşti ancak orada uzun süre kaldılar. Ernest Hoschedé zamanının büyük bölümünü Paris'te geçiriyordu. 1878'de Belçika'ya kaçtı.

Claude ve Camille'in ikinci çocukları Michael, 17 Mart 1878'de doğmuştu. Doğum ile iyice zayıf düşen Madame Monet 5 Eylül 1879'da tüberküloz sebebiyle öldü. Monet, onu ölüm yatağında resmetti. Camille'in ölümünden sonra Monet, Alice ile Vétheuil'de yaşamaya devam etti. Alice, kendi altı çocuğuyla birlikte Monet'in çocukları Jean ve Michael'e bakmaktaydı. 1891'de eşi Ernest'in ölümünden sonra Monet ile evlenmeyi kabul etti. 1892 yılının Temmuz ayında evlendiler.

Camille'in ölümünden sonra yas içindeki Monet, bir daha asla yoksulluk batağına düşmeme kararını vermişti ve en güzel eserlerini yaratmak üzere çaba harcamaya başladı. 1883-1908 yılları arasında, Akdeniz'i dolaştı ve pek çok doğa resmi yaptı. Önemli bir resim serisini İtalya Venedik'te yapmıştır. Ayrıca Londra'da iki önemli serisi olan Parlamento ve Charing Cross Köprüsü resimlerini hazırladı.

Alice, ve Claude Monet çocuklarla beraber 1881'de Poissy'e, 1883'te Vernon'a taşındılar ve son olarak Mayıs 1883'te Paris'ten 80 km. mesafedeki Giverny'e yerleştiler. Monet, burada bir ev ve bahçe kiraladı. Geri kalan ömrünün büyük kısmını sonradan satın aldığı bu yerde yeşerttiği bahçeyi resmederek geçirdi. İlk önce Ot yığınları serisini yaptı. Farklı yönlerden ve günün farklı saatlerinde ot yığınlarını resmetti. Son olarak da bahçseinin resmettiği Zambaklar serisini hazırladı. İkinci eşi Alice 1911'de, oğlu Jean 1914'de ölmüştür.

Monet, 1923'te katarakt sebebiyle iki kez ameliyat olmuştur. Katarakt olduğu süreçte yaptığı resimlerin genel olarak kırmızı tonlarda olduğunu görürüz, bu katarakt hastalarının görüş biçiminin karakteristiğidir.

Monet, 5 Aralık 1926'da, 86 yaşındayken akciğer kanseri nedeniyle ölmüş ve Giverny kilisesi mezarlığına gömülmüştür.

Ünlü eserleri


 “Impression, Soleil Levant” (İzlenim, Gün Doğumu) 1872 Paris
 
 

The Cliff at Étretat after the Storm – 1885




Woman with a parasol (1886)
 
 
 
The Bridge at Argenteuil (1874)