EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)
Empresyonizm
19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa’da başlayıp
öteki ülkelere yayılan sanat akımı. Empresyonizm, “bir izlenimin uyardığı
duyumların, duyulduğu biçimde üretildiği bir resim yöntemiydi” ve sanatçının
nesneleri kendi kişisel izlenimine göre resimlemesini amaçlıyordu.
Bu
akım resim sanatında gerçek bir devrim olarak nitelendirildi. Bu yenilikçi
akıma öncülük etmiş pek çok sanatçı vardır. Öncelikle İngiliz resim okulu etkin
oldu. 1870 Savaşı sırasında Monet, Sisley ve Pissarro, ünlü İngiliz manzara
ressamları Constable, Bonington ve Turner’i inceleme fırsatını buldular.
Monet’in çevresindeki kimi sanatçılar, Poussin, Watteau, Boucher ve Fragonard
gibi Fransız sanatçılarından da etkilendiler. Ancak Delacroix’nin Kuzey Afrika
ve Etretat manzaralarında izlenimciliğin habercisi olan belirtiler vardı.
19.
yüzyılın ikinci yarısında “Barbizon Okulu” nu oluşturan manzara ressamları da
izlenimciler üstünde etkin oldu. Özellikle Daubigniy ve Diaz açık havada
çalışan ressamlardı. Corot ve Courbet de doğa karşısında edindiğimiz izlenimlerle
arınmış gerçeğe inanan sanatçılar olarak akımın sonucunda etkin oldular.
Bunların izleyicileri Honfleur yakınında bir hana yerleşerek açık havada resim
yapmaya karar verdiler. Boudin, Jongkind daha sonra Monet, suluboya ve pastel
çalışmaları yaptılar. Bu arada resminde uyguladığı lekecilik ve seçtiği modern
konularla dikkat çeken Edouard Manet’nin 1863′te sergilediği “Kırda Öğle
Yemeği” adlı eseri izlenimciliğin başlangıcında rol oynadı. 1866-1870′de Cafe
Guerbois da Monet ve Zola’nın önderliğinde toplantılar düzenleniyordu.
Sanattaki yeni eğilimlerin tartışıldığı bu toplantılara yazar, eleştirmen,
ozanların yanı sıra fotoğrafçı Nadar ve Claude Monet, Degas, Renoir, Sisley,
Pissarro, Cezaime gibi ressamlar da katılıyordu. Sanattaki yeni eğilimleri benimseyen
sanatçılar, eserlerini sergilemekte güçlük çekiyorlardı.
1874′te
fotoğrafçı Nadar’ın önerisiyle atölyesinde açılan sergiye 30 kadar sanatçı
katıldı, empresyonizm deyimi, Claude Monet’in sergideki “impression, Soleil
Levant” (İzlenim: Gün Doğumu) adlı eserinden alınmıştı. Empresyonizm yeni bir
görüşü izleyen resim yöntemiydi. Resimler tek tek fırça vuruşlarıyla, saf
prizmatik renklerin kullanımıyla, açık havada ışığın değişen etkilerini
yakalamak amacıyla gerçekleştirildi. İzlenimciler ilk sergilerinden sonra
değişik sanatçıların katılımıyla sekiz sergi açıtlar. 1886′daki Sekizinci
Sergi’ye katılan bazı sanatçılar empresyonizm kuramlarını sürdürmek amacıyla
Yeni izlenimcilik (Neo-Empresyonizm) adıyla bir sanat kuramı ortaya attılar.
İzlenimci düşünceleri benimsemesine karşın hiçbir sergilerine katılmayan
Edouard Manet ve yedi sergiye katıldığı halde Degas kendilerini izlenimci
saymayıp “bağımsız” olarak nitelediler.
Claude Monet
Adolphe ve Louise-Justine Monet'nin çocuğu olarak Paris'te dünyaya geldi. 1845'te, yani Monet beş yaşındayken, aile Normandiya'daki La Havre'a taşındı. Monet, Notre-Dame-de-Lorette kilisesinde Oscar-Claude olarak vaftiz edildi. Babası onun aile mesleği olan bakkallığa devam etmesini istiyordu, fakat annesi şarkıcı olan Claude sanatçı olmak istiyordu.
1851 nisanında, Monet Le Havre'da ortaokula başladı. Önceleri 10–12 Fransız frangı'na sattığı karakalem karikatürleriyle çevresinde tanındı. İlk çizgi derslerini, Jacques-Louis David'in öğrencisi olan Jacques-Francois Ochard'dan aldı. Bu dönemde, Eugène Boudin'le tanıştı. Boudin, Monet'ye yağlı boya kullanmayı ve açık ortamlarda resim tekniğini öğretti.
28 Ocak 1857'de annesi öldüğünde 16 yaşındaydı, okuldan ayrıldı ve dul teyzesinin yanına yerleşti.
Louvre'u ziyaret etmek için Paris'e geldiğinde, pek çok ressamın eski ustaları taklit ettiğine tanık oldu. Monet, bir pencerenin yanına oturup gördüklerini resmetmektense, gereçlerini yanına alıp dışarıda resim yapmayı tercih ederdi. Paris'te geçirdiği yıllarda pek çok empresyonist ressamla arkadaş oldu. Bunlardan biri Édouard Manet idi.
Haziran 1861'de Monet, yedi yıllık bir sözleşmeyle orduya katıldı, fakat görevinin ikinci yılında teyzesi Madame Lecadre sözleşmesinin feshedilmesini sağladı. Ancak Madame Lecadre'in bir koşulu vardı: Monet'nin üniversitede sanat eğitimi alması. Monet'nin de Alman ressam Johan Barthold Jongkind'ın teyzesini bu fikre teşvik etmiş olması muhtemeldir.
1862'de Paris'te Charles Gleyre'in öğrencisiyken, üniversitedeki geleneksel resim anlayışı Monet'de hayal kırıklığı yarattı. Bu dönemde Pierre-Auguste Renoir, Frederic Bazille ve Alfred Sisley ile tanıştı. Birlikte resme yeni yaklaşımlarını paylaştılar, ışığın açık havada yarattığı etkiyi resme parçalanmış renkler ve seri fırça darbeleriyle aktardılar. Bu daha sonraları empresyonizm olarak adlandırıldı.
Monet'nin tanınmasını sağlayan 1866 tarihli Camille ya da Yeşil Elbiseli Kadın (La Femme à la Robe Verte) adlı eseri, gelecekteki eşi Camille Doncieux'nun Monet tarafından yapılan pek çok resminden biriydi. Kısa süre sonra Doncieux hamile kaldı ve ilk çocukları Jean dünyaya geldi. 1868'de Monet, Seine nehrine atlayarak intihar etmeyi denedi.
Fransa Prusya Savaşı süresince (1870–1871) Monet İngiltere'ye sığındı. Orada, John Constable ve Joseph Mallord William Turner'ın resimleri üzerinde çalıştı. Her ikisi de renk kullanımında Monet'in yenilikçi buluşlarına ilham kaynağı olmuşlardır.
1870'de Monet ve Doncieux evlendiler.
1871–1878 yılları arasında Monet, Fransa'ya geri döndü. Önce çocukluğunun geçtiği La Havre kentine gitti. Le Havre'dan bir manzarayı yansıtan İzlenim: Gün doğumu. (Impression, soleil levant) tablosunu yaptı. 1874'te ilk empresyonist sergide yer alan bu resim günümüzde Paris'te Musée Marmottan-Monet'dedir. Sanat eleştirmeni Louis Leroy, resmin adından yola çıkarak "izlenimcilik" (empresyonizm) terimini, aşağılamak amacıyla ortaya atmıştır.
1873'te Paris yakınlarında ve Seine nehri kıyısında bir köy olan Argenteuil'e yerleşerek eşi Camille ile birlikte altı yıl yaşadı; en çok tanınan eserlerinden bazısını burada yaptı.
1874 yılında Manet, Degas, Renoir, Cezanne, Pissaro, Sisley ile beraber açtıkları sergi başarısız olunca ekonomik şartları iyice kötüledi. Ancak Manet'in yardımıyla Argueille'de kalmayı sürdürebiliyordu. Bu dönemde resimleri hayatının başka hiçbir döneminde olmadığı kadar koyulaştı, kasvetli bir hal aldı.
Monet, 1876'da Ernest and Alice Hoschedé çifti ile tanıştı. İş adamı ve koleksiyoner Ernest Hoschedé, evi için dekoratif paneller sipariş etmişti. 1877'de iflas etmesi, empresyonist sanatçılar için ama özellikle Monet için büyük bir darbeydi. Vétheuil'de bir Ernest ve Alice Hoschedé çiftinin evine yazboyu beraber kalmak üzere Monet ve hasta eşi Camille çocuklarıyla beraber yerleşti ancak orada uzun süre kaldılar. Ernest Hoschedé zamanının büyük bölümünü Paris'te geçiriyordu. 1878'de Belçika'ya kaçtı.
Claude ve Camille'in ikinci çocukları Michael, 17 Mart 1878'de doğmuştu. Doğum ile iyice zayıf düşen Madame Monet 5 Eylül 1879'da tüberküloz sebebiyle öldü. Monet, onu ölüm yatağında resmetti. Camille'in ölümünden sonra Monet, Alice ile Vétheuil'de yaşamaya devam etti. Alice, kendi altı çocuğuyla birlikte Monet'in çocukları Jean ve Michael'e bakmaktaydı. 1891'de eşi Ernest'in ölümünden sonra Monet ile evlenmeyi kabul etti. 1892 yılının Temmuz ayında evlendiler.
Camille'in ölümünden sonra yas içindeki Monet, bir daha asla yoksulluk batağına düşmeme kararını vermişti ve en güzel eserlerini yaratmak üzere çaba harcamaya başladı. 1883-1908 yılları arasında, Akdeniz'i dolaştı ve pek çok doğa resmi yaptı. Önemli bir resim serisini İtalya Venedik'te yapmıştır. Ayrıca Londra'da iki önemli serisi olan Parlamento ve Charing Cross Köprüsü resimlerini hazırladı.
Alice, ve Claude Monet çocuklarla beraber 1881'de Poissy'e, 1883'te Vernon'a taşındılar ve son olarak Mayıs 1883'te Paris'ten 80 km. mesafedeki Giverny'e yerleştiler. Monet, burada bir ev ve bahçe kiraladı. Geri kalan ömrünün büyük kısmını sonradan satın aldığı bu yerde yeşerttiği bahçeyi resmederek geçirdi. İlk önce Ot yığınları serisini yaptı. Farklı yönlerden ve günün farklı saatlerinde ot yığınlarını resmetti. Son olarak da bahçseinin resmettiği Zambaklar serisini hazırladı. İkinci eşi Alice 1911'de, oğlu Jean 1914'de ölmüştür.
Monet, 1923'te katarakt sebebiyle iki kez ameliyat olmuştur. Katarakt olduğu süreçte yaptığı resimlerin genel olarak kırmızı tonlarda olduğunu görürüz, bu katarakt hastalarının görüş biçiminin karakteristiğidir.
Monet, 5 Aralık
1926'da, 86 yaşındayken akciğer kanseri nedeniyle ölmüş ve Giverny kilisesi
mezarlığına gömülmüştür.
Ünlü eserleri
“Impression, Soleil Levant” (İzlenim, Gün
Doğumu) 1872 Paris
The Cliff at Étretat after the Storm – 1885
Woman with a parasol
(1886)
The Bridge at Argenteuil (1874)